1 Mart 2010 Pazartesi

''Gece Modu''

Bazen atamadığımız çığlıklar, dökemediğimiz yaşlar ve duyulamayan kahkahalarımız fazla gelmeye başlar ya, işte o onlarda o kadar kapanıyorum ki içime yazıya bile dökmeye cesaret edemiyorum hislerimi. Beynimin içinde sıkışan küçücük odalarda hapsediyorum onları. İsyanımı hiç ait olmayan bir kişye gösteriyorum; kendime. Biliyorum ki hayatımın sonuna kadar kimse benim kadar kendimin sırdaşı olamayacak; ama bununla beraber de biliyorum ki kendime sırdaşlık yapmaya devam ettiğim sürece de içimde hep birşeylere bağırıp çağıran biri olacak. Şimdi bir saniyeliğine de olsa kendime özgür bir alan yaratmak istedim. Belki de ikinci saniyede pişmanlık duymaya başlayacağım tüm bu yazdıklarımdan; ama bunu düşünmek yerine parmaklarımdan akan gözyaşlarımı serbest bırakacağım. Bazen düşünüyorum hatta düşünürken korkuyorum da niye zaman zaman bu kadar yalnız hissediyorum diye. Cevap yok tabiki; çünkü yalnızlığın bence bir açıklaması yok. Kimi zaman dolup taşarsın kalabalıktan kimi zaman da tüm o kalabalıkla iyice gömülürsün yalnızlığına. Belki bir kalp yanılmasıdır belki de açgözlülüğümüzün bir sonucudur. Nedeni ne olursa olsun karşı koyamayacağım nadir şeylerden biri bu yalnızlık. Gerektiğinde tüm kapılarımı örtebilirim, istemediğim hiçbir şeyi yapmam ya da bencilleşedebilirim; taa ki yalnızlığı hissedene kadar. Yalnızlığı hissetmeye başladığım anda her şey durur, film tekrar başa sarılır ve yine isyan bayrakları çekilir. Dürüst olmak gerekirse inat bir insanım ; ama bu inadım en sevdiklerime en yakın hissettiklerime ve en çok güvendiklerime öyle tolare edilmiştir ki hayır kelimesi zar zor çıkar ağzımdan. Ama bir de hayalkırıklıkları var ki benim için,onlar tüm modumu düşürebilir. Az önce yaptığım bir telefon konuşması üzerine hissettiğim o başedilemez hayalkırıklıklarından bir tanesini daha yaşadım. Şu an kalbim ve beynimdeki çatışma o kadar sıkıştırıyor ki beni bundan kurtulabilmek çok zor. Ya ben hiç anlayamamışımdır mesela neden verdiği değere karşılık bir değer almaz insan diye! Daha 20 yaşındayım ve hayatımda nefret ettiğim insanlar var. Ben tüm bunları yaşayacağımı hiç de hayal etmemiştim. Yanında bulunmaya bile tahammül edemeyeceğim insanlar varken ben nasıl huzur duyabileceğim ki! Beni en çok düşündüren de bu. Tamam insanlar yaşamak istedikleri hayatı seçerler kısmen ; ama ya seçemediklerimiz nolcak? Onlarla nasıl beraber yaşayabileceğiz? Her haraketinden yapmacıklık, yalan akan bir insanla nasıl var olunabilir? İnsan en güvendiğine en sevdiğine artık güvenini yitiriyorsa bu güven bir daha nasıl toparlanabilir? Şimdi tüm bunları yazdım di mi!! Peki rahatladım mı? Kısmen. Peki bu rahatlık tüm kaybedilenleri geri getirir mi? Tabiki hayır! Peki şimdi nolacak? Sanırım uykusuz bir gece beni bekliyor olacak......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder