4 Aralık 2010 Cumartesi

Nefret hiç olmasın isterdim bende. Ya teğet geçsin ya da hiç uğramadan gitsin derdim. Ama şimdi fark ediyorum ki o kocaman sevgiler bir anda nefrete dönüşebiliyormuş. Seni boğulacak ,tamamen ele gecirilmiş ve asla kurtulamayacakmıssın gibi hissettiriyormuş üstelik. O en güzel anıların bile hatırı sayılmıyor artık. Tüm yaşanmışlıkların ,tüm ilklerin ve tüm paylaşılanların değeri bir anda siliniyormuş gibi oluyor. Ama sonra durup düşündüğümde onun nefret olduğundan da emin olamıyorum. Belki isyan,belki avazın çıkana kadar bagırmak isteyişinin sebebi , belki de tüm korkularının en güçlü dostu... İlk defa korkuyorum kendimden, herşeyle beraber kendimi de en diplere çekmekten. Derin bir nefes almak isteyişine rağmen en dipte durmaya devam etmek gibi bir şey bu benimkisi. Bırak gitsin, bitsin, tek bir parçası bile kalmasın istiyorum ; ama tam gidecekken tekrar tutup koyuyorum eski yerine. Dünyanın en büyük saçmalığı, birini 'olmadığı halde oldurmaya çalışmakmış', bir şeyin değil 'herşeyin' yapmakmıs. Tüm bu sevgi zımbırtıları boş, anlamsız... Hayat dediğimiz de zaten tüm bu zımbırtıları yerine oturtmakla gecip gidiyor. Ben bıraktım artık bir şeyleri oturtmayı. Hayat tüm nefretlere ve tüm hayalkırıklıklarına ragmen güzel.. Ne olursa olsun sonuna kadar yaşamak ; tüm acıların, tüm isyanların inadına yaşamak lazım ...

6 Kasım 2010 Cumartesi

Sevgi


Selam herkese, bu sefer bende Vuslatım :) Dedim kuzenim yazdı bende yaziyim zaten içimden çok yazmak gelmişti bu fırsatı değerlendirmeli dedim. Ben diyorum ki sevgi anlaşmak mıdır gerçekten yoksa hiç yoktan yere sevmek midir?? Bence aslında ikisinin ortası denebilir; çünkü düşünüyorum anlaşmadan olmaz ama illa ki bir sebebi de yok, birden aniden sevebiliyosun hem de hiç ummadığın bir anda. Ama tabii bütün sevgileri bu bakımdan görmemek lazım herşeye sevgi duyabilirsiin. Bu sadece fazla "felsefi" tarafı :) Diğer taraftan aklına ne geliyosa seversin sevgi duyarsın; müzik dinlemek benim için paha biçilemez ya da çimlere uzanıp yıldızlara bakmak ve de hayaller kurmak işte bu üçlü kısaca beni özetleyebilir neyse konudan sapmazsak sevgi geniş bir konu zaten eğer bi beyin fırtınası yaparsak sonsuz sayıda her kafadan bir "ok" çıkar:) Bu ilk yazma deneyimimdi burda bir alıştırma yapiyim dedim iyi akşamlar herkese!:)

Not: Ablazzıım seviyorum seni;) ! (Al sana bi sevgi örneği daha)

Bu sefer ben değil kuzenim:)


Ben bu sefer Elvan değil onun kuzeniyim. Ben Elvan Ablam'ın 11 yaşında bir kuzeniyim. Bugün teyzemler'de (yani kuzenlerimde,yani Elvan Ablamlar'da yatılı kaldım.) Ve çok eğlendim. İlk önce bahçeyi eniştemle suladım. Sonra teyzemle birlikte ve Mevlüde Abla ile sigara böreği sardım. Ve acayip eğleniyorum. Ve şu anda oturuyor ve şarkı dinliyoruz. Ama Vuslat (kardeşi hani bir kere tanıtmıştıya, o)arkadaşında yatılı kaldı birazdan o da gelir. Annem, babam ve ablama buradan selamlar:) Ve şu anda ciddi eğleniyorum. Bunu söylediğimi biliyorum. İşte şu andaki söyleyeceklerim bunlar, bir daha gelince yine yazarım... (Bu renkte yazdım çünkü bu renk hem hoşuma gitti hem de değişiklik olsun; çünkü Elvan Ablam hep siyah renk yazıyor.)

10 Ağustos 2010 Salı

Yeni Bir An Daha

Kaybolmakk sonsuza kadar bazen bilinmedik bir andaa. Ne olursa olsun uyanamamak ve hep bir uyandıranı beklemek.. An an üstüne binerken sendeki sabır tükenirken sen yine azıcık da olsa bir umuda tutunmaya çalışırken tüm yükün omuzlarına bindiğini hissetmek. .. Tüm sevimsiz anları toplayıp koca bir ömür olduğunu hissettmek ve geç de olsa bunun için pişmanlık duymak... Sabaha kadar parmakların hiç durmadan yazabilmeyi istemek... Kalbini taşırmak ve taşanın yerine hiçbir şey koyamamak... Tüm asiliğin ve asıl içindeki naiflikle isyan edebilmeyi istemek... Kendini sorgulamak en ağır cezalarda bırakmak, terk etmekk.... Kimseyi istememek ve yalnızlığını isteksizce, dengesizce hissedebilmek... Tüm doğrular yerine yanlışları koymayı göze alabilmeyi istemek... Gözündeki yaşın hiç kurumadan kalbindekileri de beraberinde götürmesini istemekk... Haykıramadığın hıçkırıklar kadar yaşayabilmeyi istemek... Ne olursa olsun sevmeyi yine başarabilmekkk... Fakat sonunda tüm bu olanların yine hiçbir işe yaramdığını fark etmek...

8 Haziran 2010 Salı

Hayatımın Kadını


Sonsuz bir fedakarlık ve sonsuzluktan da öte bir sevgi her zaman insanın kalbinin en derininde en hızlı şekilde atabilir mi?! Sanırım benim ve kardeşimin kalbinde anlatamayacağımız kadar büyük bir sevgi ve ruhlarımız sonsuza karışana kadar da var olabilecek bir aşk var. Benim hayatımın tek bir kadını var o da annem. Ne olursa olsun onunki kadar karşılıksız bir sevgi ve fedakarlık görebileceğim bir kucakta bir daha uyanabilecek miyim bilmiyorum ; ama şu bir gerçek ki bu imkansıza yakın. Herkesin annesi kıymetlidir elbette ya da herkesinki ona göre tektir ; ama o öyle bir kadınki beni çoğu zaman 'onun kadar iyi bir anne olabilir miyim acaba' telaşına sokuyor. Burda ne yazsam ne anlatsam hiçbir söz, hiçbir kelime onun bize sundukları kadar yoğun ve anlamlı olmayacaktır.O yüzden tek derdim kalıcı bir iz bırakabilmek hayatında. Tıpkı onun, küçükken başucuma bıraktığı notlar , okurken sürekli uyuyakalıp yarım bıraktığı masallar ve benden bir türlü gizlemeyi başaramadığı sürprizleri gibi. Annesinden göremediği onca şeyi bize yaşatabildiği, koca bir ailenin yükünü omuzlarına alıp annesine de annelik yapabildiği ve sadece benim değil herkesin 'Deryası':) olabildiği için ona o kadar hayranım ki. Hayatta hiçbir şeyim olmasa da biliyorum ki tanrının bana bahşettiği en güzel his annemin sonsuz sevgisi ve fedakarlığı. Sadece bunun için bile kendimi dünyanın en özeli en güzeli hissedebilirim ve umarım tüm bu biriktirdiklerimi günün birinde ben de küçücük bir kalbe verebilirim....

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Sonundaa:):)

Giden döner. Güneş ve Aydın ailesine güzel bir mutluluk ve huzur gelir:) Kıymetler daha iyi anlaşılırr ve 'kuzene' en güzelinden sahip çıkılırrrrr:D

24 Nisan 2010 Cumartesi

Antalya yolcusu....
12 saatlikk mahkummmm ve en isteksizzzz öğrenci:((