1 Aralık 2009 Salı

Eski bir konak


Bu bayram tailinde de yine evde durmadık ve başta istemeye istemeye Safranbolu'ya doğru yola koyulduk.Daha önce Saranbolu'ya gitmiştim; ama ilk defa Bağlar'a gittim ve o kadar hoşuma gitti ki orası inanılmaz keyif aldım.Tam bana göre bir yer dedim kendime ufak bir semt,biribirini senelerdir tanıyan insanlar ve çok güzel konaklar...Halamlarla beraber bol bol gezdik, yedik ve güldük.Hatta hayatımda ilk defa yarım porsiyon köfte ekmeği bir oturuşta bitirdim hem de o çok meşhur Bağlar gazozuyla:)İnanaılmaz şirin bir yer daha kaşfetmiş olduk:Safranbolu Safir Konak.Safranbolu'ya giden herkesin kesinlikle görmesi gereken bir yer.Rengarenk bir bahçe içinde kazlarla bir çay keyfi fena olmuyormuş:)Tüm bunlar bir yana aslında orada beni en çok etkileyen yer eski bir konaktı.Bu sene restoresine başlanıp otel olacak eski bir Safranbolu konağı.Şu anda dökük ve bakımsız olan bu konakta yaşayan onlarca şey keşfettik.Kitaplar, telefonlar,eşyalar ve de masanın üstünde duran bir asker şapkası.Onu ilk Vuslat(kardeşim) gördü ve bana da gösterdi.Hemen resmini çektim ve birden içim bir cız etti.
Şapka öylesine asil duruyordu ve öylesine eskimemişti ki birden kafamın içinde milyonlarca şey gezinmeye başladı.Vuslat'la biribirimize hep acaba kim yaşadı burda, nasıl bir aileydi, kim bilir neler yaşandı bu konakta? gibi sorular sormaya başladık.Bir de bunun üzerine 1932den kalma çok güzel bir ingilizce kitap bulunca merakım iyice arttı.Onlarca kitap vardı konakta; arapça, almanca, ingilizce ,türkçe.
Koca bir dolabın içi kitaplar ve ansiklopedilerle doluydu.Bir de dolapta metal bir kutu vardı.Onu alıp dışarıya çıkarınca içinde ilaçlar ve kapana benzeyen metal araçlar bulduk.İyiden iyiye sarmıştı bizi bu konak.Yeni sahibi ise tarih köşesi yapmak için kitapları ve diğer eşyaları çocuklarına toplatıyordu; ama ben o 1932 yılına ait kitaba takmıştım; ne olursa olsun almalıydım onu.Bu yüzden ev sahibinin kocasına sorup;iznimi aldıktan sonra kitap benim olduBu kitabı himaye etme görevi ise halamdaydı; o hala kadın aldığımızı görürse sorun çıkarabilir diye sevimli bir telaş içindeydi.Ama tüm bu kitaplara ve eşyalara rağmen beni o şapka her bakışımda niyeyse çok etkiliyordu.Sanki yıllardır tek başına yaşımış, her şeye karşı direnmiş bir insan duruyordu karşımda.Kim bilir kimdi? Nasıl bir hayattan savrulup gelmşti? hala bunu düşünüyorum ve çok merak ediyorum.Umarım bir gün şapkanın hikayesi bana ulaşır ve ben de burdan herkese belki de çok ilginç bir hikayeyi anlatmaya başlarım:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder